hülya koçyiğit ne demek?

Hülya Koçyiğit (12 Aralık 1947; Kuzguncuk, Üsküdar), Türk sinema, televizyon ve dizi oyuncusudur. 1991 yılında Devlet Sanatçısı seçilmiştir. 1991-1992'de kurucusu olduğu SO-DER'e başkan seçilmiştir. Bu görevi 4 yıl sürdürmüştür ve hâlen yönetim kurulunda görev yapmaktadır. Türkan Şoray, Fatma Girik ve Filiz Akın ile birlikte Yeşilçam'ın dört yapraklı yoncasından birisi olarak kabul edildi.

Hayatı

İlk yılları; 1947-1962

12 Aralık 1947 tarihinde Yenikapı'da doğmuştur. Annesi 16, babası ise 22 yaşında iken dünyaya gelmiştir. Daha sonra diğer iki kardeşi Feryal ve Nilüfer doğmuştur. 1948 yılında Koçyiğit bir yaşına girdiğinde Bağlarbaşı'ndaki bir eve taşındılar. O zamanlar iki ayrı evde oturmaktaydılar. Beş yaşına geldiğinde okula gitmeyi çok istemiştir, fakat o dönem çocuklar okula altı yaşında alınıyorlardı. Okula başvurduklarında ise okul müdürü aileye mahkemeye gidip çocuğun yaşını büyültmelerini söylemiştir. Kadıköy adliyesine gidip yaş büyültmeden hakimin onayı ile okula dönerek kayıt olur ve beş yaşında ilkokula başlar. Öğrenci olarak sınıfta hep dans ederek ve şarkı söyleyerek ilkokul öğretmeninin dikkatini çeker ve müzik öğretmeni annesini yönlendirmeye başlar. Annesi tarafından çok ilgi görür. Müzik öğretmeninin ve etraftakilerin beklentisi her gün daha fazla artmaya başlamıştır. O yıl Medrano sirki İstanbul'un Beşiktaş ilçesine gelmiştir. Birinci sınıftayken tüm sınıf ile birlikte sirke giderler. Hülya Koçyiğit bir anda kendini sahnede bulmuş ve müzik eşliğinde dans etmeye başlamıştır. çevresindekiler tarafından büyük ilgi görmüştür.

Annesinin bir arkadaşı ile gazetede Ankara Devlet Konservatuvarı'nın bale bölümüne öğrenci alınacağını ve bunun için imtihan haberleri açıldığını görür. Annesi haberi okuduğunda Koçyiğit'i imtihanın yapıldığı Galatasaray Lisesi'ne götürür. İki İngiliz karı-koca ve öğretmenlerin jüri olarak bulunduğu sınava yaklaşık 310 kişi katılmıştır. Piyano eşliğinde dans eden öğrencilerin kimi beş kimi on dakika sahne de kalmıştır. Dokuz öğrencinin seçildiği sınavda Hülya Koçyiğit de vardır. Okul Ankara'da olduğu için Koçyiğit okulda yatılı kalacaktır. Fakat okul Ankara'da olduğu için babası izin vermemektedir. Yine de annesi tarafından büyük bir baskı olunca Ankara'ya giderler. Annesi ile kazandığı bale bölümüne gider. Daha sonra kalacakları yere gidip dolabını yerleştirir. Koçyiğit, bale bölümündeki en küçük kızdır. Genellikle küçükler 11-12 yaşlarında, büyükler ise 18-19 yaşlarında oluyordu. Koçyiğit ise henüz 7 yaşındaydı. Annesi Ankara'da bir hafta otelde kalmış ve daha sonra İstanbul'a dönmüştür. Hülya Koçyiğit, konservatuvara giderken bir yandan da ilkokula gidiyordu. Üçüncü ders yılı başladığında Ankara'ya gitmedi, yaz tatilinden sonra babası tarafından Ankara'ya gitmesine izin verilmiyor ve İstanbul'da bir okul bakılıyordu. İstanbul'da Atatürk Kız Lisesi'ne yazıldı. Daha sonra İstanbul Şehir Tiyatroları'na diğer iki kız kardeşi ile birlikte girdi. Bir yandan okula gider, diğer yandan tiyatroya ve baleye gider. Ayrıca Bebek'te bir öğretmenden piyano dersi almaktadırlar. Müzik öğretmeninden ise müzik dersi alır ve hiç boş bir günü yoktur. Yeni okulda her gün gösteriler düzenledi. Koçyiğit'in de gösterilerde genellikle hep rolü oluyordu. İngilizce aksanı etrafındakiler tarafından çok beğeniliyordu.

Muhsin Ertuğrul, Hülya Koçyiğit'in namını duyar ve şehir tiyatrolarının genel yönetmenine Koçyiğit'ten bahseder. Annesiyle birlikte apar topar Muhsin Ertuğrul'un yanına giderler. Muhsin Ertuğrul'un arkadaşı Koçyiğit'in annesinin yakını çıkınca Ertuğrul, Koçyiğit'e daha fazla sempati duymaya başladı. Ertuğrul daha iyi eğitim alması gerektiğini bu yüzden Ankara Devlet Konservatuvarı'na gönderilmesinin daha iyi olacağını söylüyordu. Böylece Koçyiğit tekrar Ankara'ya gitti. Bu kez daha büyük ve daha deneyimli olduğu için tiyatro sahnesinde seyircinin karşısına daha iyi çıktı.

Oyunculuk kariyeri; 1963-günümüz

Ankara Devlet Konservatuvarı'nda okurken, iki kız kardeşi de İstanbul Şehir Tiyatrolarında oynar. Kız kardeşi Nilüfer'i beğenen bir film yönetmeni film de oynaması için kardeşine teklif götürdü. Koçyiğit'in annesi teklifi kabul etti ve Nilüfer, Hülya Koçyiğit'ten daha önce film projesinde yer almıştır. Nilüfer'in oynadığı ilk filmin adı Bir Yetim'in Hasreti'dir. Başrollerinde Kenan Pars ve Gülistan Güzey yer almaktadır. Hülya Koçyiğit de kardeşinin rol adlığı ilk filmin setine ziyarete gitmiştir ve Gülistan Güzey'le tanışmıştır. Daha sonra Metin Erksan yeni çekeceği bir film için Nilüfer'e ikinci teklifi götüren kişidir. Çocuk Hırsızları adlı filmin çekimleri yaz tatiline denk gelmiştir. Yaz tatiline denk geldiği için ablası Hülya Koçyiğit de kardeşinin rol aldığı ikinci filmin setini birkaç kere ziyaret etmiştir. Hülya Koçyiğit setlere daha önceden gitmiştir. Şehir tiyatrolarında yönetmen ve seslendirme sanatçısı Abdurrahman Palay'ın Muhterem Nur ile birlikte çektiği bir filmin setine konuk olmuştur ve ilk olarak tanıştığı oyuncu Muhterem Nur olmuştur. Metin Erksan diğer yaz tatilinde Susuz Yaz adlı filmi çekmeye karar vermiştir. İddialı bir film olacağı söylenen filme yeni bir kadın oyuncu aranıyordu. Annesi "Hülya'yı düşünür müsünüz?" der. Yönetmen ile sette az karşılaştığı Koçyiğit'i yönetmen yanına çağırdı. Onu stüdyoya yolladı. Eşarp taktırdı ve kaşlarını kalınlaştırarak çeşitli pozlarda resimlerini çekti.

Daha önce bir başka yönetmen karşısına çıkmış olmasına rağmen, tanıdıkları tarafından Memduh Ün'e Koçyiğit'ten bahsetmişlerdir. Göksel Arsoy'un başrolünde oynayacağı filme bir de kadın oyuncu aranıyordur. Birkaç tane aday vardır, adayların içinde Filiz Akın da vardı. Memduh Ün, okula Hülya Koçyiğit'i görmeye geldi ve o anda herkes Koçyiğit'e yardımcı oldu. Ona elbiseler giydiriyor, süslendiriyorlar ve makyaj yapıyorlardı. Bir otelin resepsiyonunda onunla buluşacaklardır. Otele Koçyiğit ile birlikte on kişi gelir fakat onlar kapıda bekler. Koçyiğit ise görüşme için otelin kapısından girer. Memduh Ün, Koçyiğit'i görür görmez hayal kırıklığına uğrar ve uzun uzun baktıktan sonra "çok küçükmüşsün." der. Ama filme kabul edilir. Aynı yaz Metin Erksan'da onu çağırdı ama o da Koçyiğit'i çok küçük buldu. O dönem en popüler sinema-müzik dergisi olan Ses dergisinin düzenlediği bir yarışmaya adının duyulması için Metin Erksan tarafından adı yazdırılır. Yarışmaya katılan ve birinci olan kişiye altı filmde oynaması için sözleşme imzalanacaktır ve altı filmde başrol oynayacaktır. Koçyiğit babası ile birlikte, fotoğraflarla Bâb-ı Âli'deki Ses dergisinin binasına giderler. İlk elemeleri kazanır. İkinci eleme yetenek sınavı iledir ve Şile'de yapılacaktır. Bu sefer annesi ile birlikte gitmiştir. Elemeler başlamış ve mayoların giyilmesi istenmiştir, fakat Koçyiğit, yetenek sınavı diye yanına mayo getirmemiştir ve annesi ile birlikte kiralık mayo verilen bir yer var mı diye ortalıkta dolaşmıştır. Nereden bulacağız diye konuşurken adayların arasından Ajda Pekkan, "benim yanımda mayo var, ben zaten bikini giyeceğimi mayomu giyebilirsin" der. Böylece Pekkan'ın mayosunu giyerek elemelere katılır. Ajda Pekkan o yıllarda son derece halk arasında tanınmış bir kızdı. Koçyiğit ile arasında bir yaş fark vardı. Elemeleri Ajda Pekkan kazanmış ve birinci olmuş, Koçyiğit ise ikinci olmuştur. Ama yönetmenle anlaşma imzaladığı için hala bir filmde oynama şansına sahipti. Erkekler arasında ise Yeşilçam'ın büyük oyuncularından Ediz Hun birinci olmuştur.

Koçyiğit, yarışmadan sonra film çekimleri için Bademler Köyü'ne gitmiştir. Sanat yönetmeni tarafından filme hazırlanan ve rolüne çalıştırılan Koçyiğit'e, eşarp takılıyor ve köy kıyafetleri giydiriliyordu. Metin Erksan ise film için her gün mekana bakıyordu. Koçyiğit ise köy ortamına alışmaya çalışıyordu. Çekimler başladığında, Koçyiğit tiyatrodan aldığı eğitimle rolünü en iyi şekilde yapmak istiyordu ve köylü kadın aksanıyla konuşuyordu. Fakat, Metin Erksan bu durumla hiç ilgilenmez çünkü daha sonra stüdyoda filme dublaj yapılacaktır. Filmin çekimleri iki ay sürmüştür ve son sahneler İstanbul'da çekilecektir. Koçyiğit eve dönünce okul hazırlıklarına başlar ama diğer şirketlerle anlaşma imzalamıştır. Oyunculuk ve okul arasında kalmıştır. Babası ile birlikte uzunca konuşmuş. Okula gitmesi hep ertelenmiştir. Sınıf arkadaşlarından olan Salih Güney eve gelip, Koçyiğit'in okulu bırakmaması konusunda babasını ikna etmeye çalıştı. Okuldan eve derslere başlandığı ve Koçyiğit'in bir an önce okula dönmesi için haber yollandı. Koçyiğit okula gitmek istiyordu. Fakat çok yoğun olduğundan dolayı, bir seçim yapması istendi ve Koçyiğit de Yeşilçam'ı seçti. Susuz Yaz filminin ardından, Basının büyük ilgisiyle karşılaşmıştır. Film dönemin büyük filmlerinden olmuş ve yurt dışındaki festivallere gönderilmiştir. "Yeni bir yıldız doğuyor." başlığı altında kendisine birçok film teklifi geldi ve oyunculuk kariyeri başlamış oldu. Oynadığı ilk film olan Suzuz Yaz, 1964 yılında Berlin Film Festivali ve Meksika Film Festivali'nde "en iyi film" ödülünü alarak dünya çapında büyük bir başarı gösterdi. Koçyiğit, daha önce beyaz perde de izlediği oyuncular ile birlikte kamera karşısına geçmeye başlar. Ayhan Işık'ın çalışma saatleri ve günleri ile çalışırdı. Akşam yediden sonra asla çalışmazdı. Gece sahne çekilecekse gündüz istirahat ederek, gece çalışırdı. Öğle vakti mutlaka mola verilecek ve öğle yemeği yenilecekti. Koçyiğit, Ayhan Işık ile çalışırken mecburen bu kuralları uyguluyordu. Koçyiğit, Sadri Alışık ve Fikret Hakan'dan çok şey öğrenmiştir.

Hülya Koçyiğit, oynadığı filmlerde genel olarak kendi sesiyle konuşmak istiyordu. İlk oynadığı filmden itibaren sinemada kendi sesini duymak istemiştir. Fakat o dönem yalnızca şehir tiyatrolarında sinema ile ilişkisi olan oyuncular ancak kendilerini bir filmde seslendiriyorlardı. Çok az kişi kendi sesi ile sinema da konuşuyordu, Sadri Alışık, Çolpan İlhan ve benzeri kişiler gibi. Hülya Koçyiğit de filmlerde kendi sesini duymak istiyordu, diksiyon dersi almıştı ve sesi güzeldi, fakat yönetmenler buna izin vermiyordu. Mısır'dan Türkiye'ye gelen bir işletmeci, Koçyiğit ile birlikte ortak çalışmalar yapmak için Koçyiğit'in birçok filmini izlemişti. Yatırımcı, Türkan Şoray, Fatma Girik, Filiz Akın ve Hülya Koçyiğit'in filmlerin hepsini izledikten sonra, "Bir şey dikkatimi çekti, bütün oyuncuların hepsi bir sesten konuşuyor, aynı şekilde vurguluyor ve aynı şekilde ağlıyorlar!" dedi. Hülya Koçyiğit, bu sözü duyduktan sonra "Hürrem Bey, bakın yabancılar bile halimize gülüyor, siz hala direniyor musunuz?" diye tepki gösterdi. Genelde filmlerin dublajı yapılırken, oyuncular başka bir filmin setinde oluyorlardı. Dublaj yapmaya zamanları yoktu. Yapımcılar bu duruma çözüm üretemiyor ve oyuncular da bu duruma kendi kendilerine formüller üretiyorlardı. Oyuncular, "Türkan'ı, Filiz'i ve diğerlerini bari ayrı kişiler seslendirsinler." diye çözüm üretmeye çalışıyorlardı, fakat bu sorun karşısında bir türlü çözüm bulamadılar.

Hülya Koçyiğit, yerli romanların sinemaya uyarlanması için çok çaba sarf etmiş ve Kerime Nadir, Muazzez Tahsin Berkand, Esat Mahmut Karakurt, Halide Edib Adıvar ve Peride Celal gibi sanatçıların eserlerinin sinemaya uyarlanmasına katkıda bulunmuştur. Romanlardan sinemaya uyarlanan filmler çok iyi neticeler elde etmiştir. Bir dönem roman kahramanlarını canlandırdıktan sonra, Kezban (1968), Kezban Roma'da (1970) ve Kezban Paris'te (1971) serisinde Kezban karakterini canlandırmıştır ve canlandırdığı roller arasında en büyük popüleriteyi Kezban karakteri ile yakalamıştır. Kezban, Anadolu'dan gelen ve taşralı olduğu için ezilen, horlanmış, kendi kendini eğiterek zengin olmuş bir karakterdir. Daha sonra farklı filmlerde oynamıştır. Kırmızı Fener Sokağı adlı filmde sokak kızı İmra'yı canlandırdığında, seyirci hemen filme tepki göstermiş ve film hiç tutmamıştır. Sonra Ediz Hun'un annesi rolünü oynamayı kabul etmiştir. Cüneyt Arkın evli bir erkek olmasına rağmen onun metresi rolünü oynamayı kabul etmiştir. Daha sonra farklı yönetmenlerle farklı roller arayışına girmiştir. Genellikle Orhan Aksoy ile çalışıyordu. Roman uyarlamalarını ve aşk filmlerini onunla birlikte çekiyordu. Farklı filmlerde farklı roller almak isteyen Koçyiğit, sinemada on yıldan sonra senaryo yazma ve yönetmenlik yapma yetkisine sahip olacaktı. Erman Film'in lokomotif oyuncusuydu. Başka firmalarla da çalışıyordu fakat yılda sadece altı film çekiyordu. Lütfi Ömer Akad ile çalışmayı çok istemesi sonucunda yönetmen ile Düğün (1973), Gelin (1973) ve Diyet (1975) üçlemesini çekmiştir. Bir de Gökçe Çiçek (1972) filmini çekmiştir. Daha sonra ağırlıklı olarak Şerif Gören ile çalışmıştır. Şerif Gören ile birlikte Evlidir Ne Yapsa Yeridir (1978), Almanya Acı Vatan (1979), Firar (1984), Kurbağalar (1985) gibi önemli filmlerde çalışmıştır. 1970'li yıllarda Kadir İnanır, Tarık Akan ve benzeri dönemin yeni oyuncularıyla perde karşısına geçmiştir. 1980'li ve 1990'lı yıllarda ise 1960 ve 1970'lere aksine daha az filmde rol almıştır. Kızı Gülşah Soydan (Alkoçlar), 1970'li yıllarda çocuk oyuncu olarak sinema filmlerinde yer almıştır.

Televizyon kariyeri

Televizyonla ilk kez 1980'li yıllarda TRT 1'de Nezihe Araz ve Selim İleri'nin metinlerini hazırladığı Hanımlar Sizler İçin adlı bir kuşak programına katılmakla başlamıştır. Programda iki saatlik kadınlara yönelik eğitici bölümleri, çeşitli skeçler halinde kadın karakterleri canlandırmıştır. Programda bir yıl boyunca çeşitli kadınları canlandırdı. Mesela Konya'da içkili bir restoran işleten kadını. Canlandırdığı kadınlar içinde Macide Öğretmen karakteri öne çıkmıştır. Özel kanallar açıldıktan sonra Show TV'de bir haber programı teklifi geldi. Hayata dair şeyler, özel haberler olacak, konuları siz seçeceksiniz denilince Koçyiğit anlaşmayı kabul etmiştir. Eğitimde çocuk, çalışan çocuk, ailesinden şiddet gören çocuk, hasta çocuk gibi konular araştırılmıştır. Son Çare adlı programın ekibi daha önce Fatma Girik ile birlikte bir program yapmıştır. Zamanla program çocuklarla kalmayıp genişleyince, çaresiz olan tüm insanların sorunlarına değinmiştir. Çok fazla çaresiz insanların derdini dinleyince Hülya Koçyiğit sağlığını kaybetmiş ve boğun fıtığı olmuştur. Doktorların önerisi ile programı bırakmıştır. Fakat bu iki yıl sürmüştür, programın sonlarına doğru boyunlukla dolaşmaya başlamıştır. Programdan sonra Cihan Ünal ile birlikte TRT 1'de yayınlanan Nisan Yağmuru adlı dizide başrol oynamıştır. Dizi bitince Erdal Özyağcılar ile birlikte Mihriban adlı dizide başrol oynamıştır. Bir sonraki dizisinde ise Türkan Şoray, Filiz Akın, Fatma Girik ve Nevra Serezli ile birlikte 1980'li yılların ortasında TRT 1'de yayınlanmış yabancı Altın Kızlar adlı dizinin yerli versiyonu olan aynı isimli Altın Kızlar (2009) adlı dizide oynamıştır. Aynı zamanda Koçyiğit Murat Evgin'in Şehit klibinde Anne rolünü canlandırmıştır.

Siyasi kariyeri

Kariyerinde hiç siyaseti düşünmese de, Anavatan Partisi'nden Turgut Özal'ın başdanışmanı olan Adnan Kahveci kendisini aramıştır ve şunları söylemiştir; Beni paçalarımdan çekiyorlar, ben kendimi uçurumdan aşağıya denize doğru uçarken buluyorum. Madem gidiyorum, o zaman yanımda güvenebildiğim insanlar olsun istiyorum. Denizde boğulmadan yüzmeliyim.Sizin de aday olmanızı istiyorum. Hemen gelebilir misiniz? Bu konuşmanın olduğu zaman Hülya Koçyiğit, Kuşadası'nda tatildeydi. Konuşma bittiğinde eşi Selim "sen yaparsın." dedi. Aday olmaya istekliydi fakat o dönemde ANAP ile ilgili çok iyi izlenimler olmadığı için geri adım atıyordu. Turgut Özal ile birlikte bir-iki saatlik bir konuşmanın ardından Özal, Dünya'dan Melina Mecuri'nin örneğini vererek "Milletvekili olmak sizin göreviniz." demiştir. Koçyiğit, ailesinden destek almıştır. Böylece kararını vererek İzmir 3. bölgeden İzmir'den aday olmuştur. Fakat 141 oyla seçilememiş, üçüncü olmuştur.

Hülya Koçyiğit günümüzde AK Parti'ye yakınlığıyla bilinmektedir.1

Hülya Koçyiğit, 2018 yılında Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 24 Haziran seçimlerinin ardından oluşturulan Cumhurbaşkanlığı Kültür ve Sanat Politikaları Kurulu'na üye olarak atanmıştır. Kurulda ayrıca Orhan Gencebay, Murat Bardakçı, Alev Alatlı, Prof. Dr. Mehmet Çelik, Prof. Dr. İskender Pala, Prof. Dr. Ümit Meriç gibi isimler yer almaktadır.2,3,4

Özel hayatı

Hülya Koçyiğit, o dönem Fenerbahçe'de futbol oynayan Selim Soydan ile 5 Temmuz 1968 tarihinde evlendi.56 Bu evliliğinden 24 Nisan 1969 tarihinde Gülşah adında bir kızı doğdu.78 Hülya Koçyiğit'in Neslişah ve Aslışah adlarında iki torunu vardır. Kızı Gülşah küçük yaşlarda birkaç sinema filminde rol almıştır. Koçyiğit bir süre şarkıcılık da yapmıştır. Oyuncu Engin Altan Düzyatan, Hülya Koçyiğit'in torunu Neslişah Alkoçlar ile evlenmiştir.9

Ödüller

Yurt içinde aldığı ödüller

Uluslararası festivallerden aldığı ödüller

  • 1987 Nantes Film Festivali (Fransa) En Başarılı Kadın Oyuncu, "Kurbağalar" filmi ile
  • 1988 Amiens Film Festivali (Fransa) En İyi Kadın Oyuncu, "Bez Bebek" filmi ile

Filmlerinin katıldığı festivaller

Filmografi

Dış bağlantılar

Kaynakça

|- ! colspan="3" style="background: #DAA520;" | Antalya Altın Portakal Film Festivali |-

Orijinal kaynak: hülya koçyiğit. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.

Footnotes

Kategoriler